The King's Speech - 2010
İngiltere Kralı VI. George'un hikayesi, beklenmedik bir anda tahta çıkması ve ona yardım eden konuşma terapisti.
2010 En İyi Fİlm Oscarı'nı alan bu filmi biraz geç de olsa izleyebildim. Her şeyden önce şunu söyleyeyim gayet rahat izlenebilen, akıcı, güzel bir film.
Filmle ilgili olumlu noktalardan biri gerçeğe yakın bir uyarlama olması. Gerçek hikayeyi araştırıp göz attığımda, filmin iyi bir adaptasyon olduğunu anladım.
Filme diğer bir övgü de tabi ki oyunculuklar. Colin Firth hayatının performansını sergilemiş. Geoffrey Rush da çok başarılı. Helena Bonham Carter da diğerlerinin gazıyla idare ediyor. Firth ve Rush arasındaki paslaşmalar ve bu ikilinin birçok sahnesi dikkat çekici.
Film, geçtiği zaman dilimi itibariyle de benim ilgimi çekti. 1. Dünya Savaşı ve 2. Dünya Savaşı arasında, İngiltere ve Fransa için hava hoşken Almanya ve Rusya'daki gelişmelerle birlikte savaşın suyu yavaş yavaş kaynıyor. Bu dönemde İngiltere tahtında yaşanan VII. Edward krizi ve başa geçen kekeme kral VI. George. Daha sonra 2. Dünya Savaşı patlak veriyor zaten. Winston Churchill, Timothy Spall tarafından enteresan bir şekilde portre edilmiş.
Elinde tüm imkanları olan bir kral da olsa VI. George'un çektiği zorluklar vurgulanmak istenmiş. Eğer kralın oğluysanız, isteseniz bile sıradan bir hayat sürme şansınız yok. Bir süre sonra bunun için çok çabalasanız bile normal insanlarla ilişki kurmakta zorlanıyorsunuz, özellikle de konuşma güçlüğü çekiyorsanız. Bütün bunlar sağlam bir oyuncu kadrosuyla perdeye başarılı bir şekilde aktarılmış.
Gelelim En İyi Film Oscarı'na. Listede benim çok beğendiğim Inception, yine çok ses getiren Black Swan ve The Social Network varken ödülü alması belki de tartışılabilir. Ancak iyi bir film olduğu inkar edilemez.
8 / 10
(04.09.2011)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder