Red Dragon - 2002
Psikolojik yetenekleri olan emekli bir FBI ajanı, gizemli bir seri katil olan "Diş Perisi"ni yakalamak için görevlendirilir. Ona yardım eden kişi ise hapisteki suç dehası Hannibal "Yamyam" Lecter'dır.
Hannibal Lecter serisinde kronolojik olarak The Silence of the Lambs'ten bir önceki kısım. Yazarın seride yazdığı ilk roman aynı zamanda. Hatta henüz The Silence of the Lambs filmi bile çekilmeden bu kitap Manhunter ismiyle filme çekilmiş, ancak muhtemelen pek de başarılı olamamış.
Film, The Silence of the Lambs ile birçok konuda benzeşiyor. Lecter hapiste ve aynı hücresinde. Seri bir katilin peşine düşen FBI ajanı, Lecter'dan aynı Clarice Staring gibi yardım istiyor. Ancak bu ikisinin, yani Lecter ve Ajan Graham'ın bir hukuku var. Graham, Lecter'ı yakalayan kişi.
Anthony Hopkins yine başarılı. Ancak gözler onun 10 yıl önceki halini arıyor. Zaten ilk filmden daha genç bir Lecter canlandırdığı için, Hopkins'in bu yaşlı hali biraz da tuhaf kaçıyor.
Edward Norton, sinemanın önemli yeteneklerinden ve başarılı oyuncularından kabul edilir. Ben de birçok filmini izledim ama bu adamı pek sevemiyorum. Bu filmde de sesiyle, tavırlarıyla, saçıyla bilmemnesiyle bana çok itici geldi.
Kimliği belki de biraz erken açığa çıkarılan manyak katil rolünde Ralph Fiennes oldukça iyi bir performans sergilemiş. O psikopat ruhu ekranda görebiliyorsunuz. Takma dişleri de bizim karanlık Lordumuz Voldemort'u andırmıyor değil hani.
Kör insan karakterlerini canlandırmak hep zordur, ama bu işi iyi yapanları da hep takdir ederim. Emily Watson iyi iş çıkarmış.
Filmde hoşuma gitmeyen, teknik olarak çok zayıf yangın sahneleri var. Böyle iddialı kadrosu olan bir devam filmine yakıştıramadım. Ayrıca 80'lerde geçen hikayede, o yılların dekorlarına, giysilerine, saç şekillerine hiç rastlayamadım. Sanki bu kimsenin aklına gelmemiş.
The Silence of the Lambs'in yanından bile geçemez, Hannibal'den hallice. Sonlardaki ters köşe şık olmuş.
Seride Anthony Hopkins'e veda ederken Jodie Foster'a tekrar saygılarımı iletiyorum.
7 / 10
(03.08.2011)